loader
Biz Kimiz?

İnegöl, Bursa ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de güçlü bir iş ağına sahip olan KHD Hukuk, uzmanlaşmayı temel alan sistemi ve uzman kadrosu ile başta KVKK, E - Ticaret, Bilişim, Ceza, Kira ve Tazminat Hukuku olmak &u

Bizimle İletişime Geçin

Ticari Nitelikte Olan Menfi Tespit Davalarında Zorunlu Arabulucuya Gidilmesi Gerekir mi?

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ’NİN 2020/237 ESAS, 2020/805 KARAR NUMARALI 04.06.2020 TARİHLİ KARARININ İNCELENMESİ

 

GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu[1]’na 6/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun[2]’un 20. maddesi ile getirilen 5/A maddesi uyarınca, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Bu hüküm niteliği gereği Hukuk Muhakemeleri Kanunu[3]’nda düzenlenmeyen özel bir dava şartıdır. Dava şartları HMK md.114’te, dava şartlarının incelenmesi ise m.115’de düzenlenmiştir.  HMK m.114/2 gereği diğer kanunlarda düzenlenen özel dava şartları saklı tutulmuştur. TTK m.5/A da, maddede açıkça belirtildiği üzere, özel dava şartıdır.

Karardaki uyuşmazlık ticari nitelikte olan menfi tespit davalarında zorunlu olarak arabulucuya gidilip gidilmemesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Diğer bir deyişle, uyuşmazlık ticari nitelikteki menfi tespit davasını açmadan önce arabulucuya başvurunun dava şartı olup olmadığıdır.

2018 yılının aralık ayında yürürlüğe giren TTK m.5/A hükmü uyarınca yerel mahkemeler bu konuda birçok karar vermiş, kararı doğru bulmayan tarafların bazıları hükmü istinaf etmiştir. Çalışmamızın konusu olan Yargıtay kararında da belirtildiği ve birazdan inceleyeceğimiz üzere, istinaf daireleri arasında bu konuda içtihat birliği sağlanamamaktaydı. Kimi istinaf daireleri ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı olarak kabul ederken, kimi istinaf daireleri de bu konunun TTK m.5/A’daki düzenleme kapsamına girmediğini ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olmadığı görüşündeydi.

Bu hususta içtihat birliğinin sağlanmasını isteyen bir avukat tarafından, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulu’na dilekçe sunulmuştur. Avukat dilekçesinde Başkanlar Kurulu’ndan, Türkiye’nin çeşitli Bölge Adliye Mahkemeleri’nde ticari nitelikteki menfi tespit davalarında TTK m.5/A gereği dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olup olmadığı noktasında içtihat farklılıklarının bulunduğunu belirtmiş ve bu içtihat farklılığının ortadan kaldırılması için Yargıtay’a yazı yazılması talebinde bulunmuştur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulu da avukatın bu talebini yerinde görerek; ticari nitelikteki menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun olup olmadığı konusunda içtihat birliği sağlanması için Yargıtay ilgili hukuk dairesine talep dilekçesi sunulmuştur.

Ticari uyuşmazlıklarda görevli Yargıtay 19.Hukuk Dairesi de bu talep uyarınca aşağıda detayıyla inceleyeceğimiz şekilde karar vermiştir.

1.BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARAR ÖZETLERİ

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, ticari nitelikteki menfi tespit uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabulucuya başvurmanın zorunlu olup olmadığı noktasında bölge adliye mahkemeleri arasında farklı kararlar vardı. Kimi bu türden uyuşmazlıklarda zorunlu arabulucuya başvurmanın dava şartı olduğuna karar verirken, kimi de böyle bir zorunluluğun olmadığına karar vermekteydi.

1.1.Arabulucuya Başvuruyu Zorunlu Kabul Eden Bölge Adliye Mahkemeleri

1.1.1. Adana Bölge Adliye Mahkemesi (9. Hukuk Dairesi’nin 2019/274 Esas ve 2019/605 Karar Sayılı Kararı)

Adana BAM 9. Hukuk Dairesi menfi tespit davalarında zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu görüşündeydi.

1.1.2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (18. Hukuk Dairesi’nin 2019/1339 Esas ve 2019/1098 Karar Sayılı Kararı)

İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi tüketici hukukundan kaynaklanan menfi tespit davalarında, zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu görüşündeydi.

1.1.3. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (21. Hukuk Dairesi’nin 2019/851 Esas ve 2019/1045 Karar Sayılı Kararı)

Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi menfi tespit ve istirdat davalarında, arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olup olmadığının dava türüne göre değil uyuşmazlık türüne göre belirleneceği görüşündeydi. Örneğin ticari veya tüketici işlemi niteliğindeki bir uyuşmazlıkta menfi tespit davası açılacaksa arabulucuya başvurma zorunlu iken, bu nitelikte olmayan uyuşmazlık türlerine ilişkin menfi tespit davalarında arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı görüşündeydi.

1.1.4. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi (3. Hukuk Dairesi’nin 2019/531 Esas ve 2019/541 Karar Sayılı Kararı)

Erzurum BAM 3. Hukuk Dairesi de Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi gibi, uyuşmazlık türünün kambiyo senedine dayalı ticari uyuşmazlık olması sebebiyle, bu nitelikteki menfi tespit davası açılmadan önce arabulucuya başvurunun zorunlu olduğu görüşündeydi.

1.2.Arabulucuya Başvuruyu Zorunlu Kabul Etmeyen Bölge Adliye Mahkemeleri

1.2.1. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi (11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1998 Esas ve 2019/2013 Karar  ile 2019/1086 Esas ve 2019/1150 Karar Sayılı Kararları)

Antalya BAM 11. Hukuk Dairesi, menfi tespit davalarının sonucunda davanın niteliği gereği eda hükmü verilemeyeceği, tespit hükmü ile yetinileceğinden bahisle menfi tespit davalarında arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı görüşündeydi.

1.2.2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1509 Esas ve 2019/1299 Karar Sayılı Kararı)

İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesi, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığından bahisle, tüketici uyuşmazlığı niteliğindeki menfi tespit davalarında da arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı görüşündeydi.

1.2.3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (16. Hukuk Dairesi’nin 2019/2520 Esas ve 2019/2418 Karar Sayılı Kararı)

İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi, 3.şahıs tarafından açılan davanın alacak davası olmadığından bahisle, menfi tespit davalarında arabulucuya başvurunun dava şartı olmadığı görüşündeydi.

 

2.YARGITAYIN GÖRÜŞÜ VE KARAR ÖZETİ

Yargıtay inceleme konusu olan kararda, tespit davasına ilişkin HMK maddelerini, menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin İcra İflas Kanunu maddelerini verdikten sonra bu konudaki doktrin görüşlerine değinmiştir.

Yargıtay’ın değindiği doktrin görüşlerinde esasen büyük bir farklılık yoktur. Zira kararda bahsi geçen eserlerden sadece biri[4], ticari nitelikteki uyuşmazlıklarda menfi tespit davası açılmadan önce arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul etmektedir.

Kararda yer verilen diğer doktrin görüşlerinde ise ticari nitelikteki menfi tespit davalarında arabulucuya başvurunun dava şartı olmadığı kabul edilmektedir. Kimi yazarlar[5] bu hususu gerekçelendirirken, tespit davalarının niteliği gereği arabuluculuğa elverişli olmadığını, İİK m. 72’de düzenlenen para alacaklarının özel bir türü olan menfi tespit davasının hiçbir şekilde zorunlu arabulucuya tabi olmayacağını görüşündedirler. Kimi yazarlar[6] ise İİK m. 72 çerçevesinde ikili bir ayrım yapmakta ve menfi tespit davası açmadan önce zorunlu arabulucuya gidilmesi kabul edilirse, dava açmak isteyen kişinin icra takibi tehdidi altında kalacağını ve de icranın açılmasıyla teminat yatırarak takibi sona erdirme imkanının elinden alınacağını dile getirmektedir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, doktrindeki öne sürülen görüşleri verdikten sonra gerekçeli kararını açıklamıştır. Gerekçede TTK 5/A maddesine değinilmiş, maddenin yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek şekilde açık yazıldığına ve kanun koyucunun gerekçesinin de bu açık anlamı desteklediğinden söz etmiştir. Keza kanun maddesinin genişletici bir yorum yapılarak ele alınmasının emredici kuralların dar yorumlanması ilkesine aykırı olacağı ve beraberinde birçok sakınca getireceğini dile getirmiştir.

Yargıtay kararda bir ticari dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurmanın dava şartı olabilmesi için bir takım unsurların varlığını aramıştır:

1-Dava konusu, bir miktar paranın ödenmesi olmalıdır.

2- Dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan talep, alacak veya tazminat talebi olmalıdır. 

Kanun maddesinden çıkarılan bu unsurların varlığı halinde, ticari nitelikteki uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olacaktır.

Tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davasının, tazminat veya konusu bir miktar paranın ödenmesini gerektirecek alacak davası olmadığını, bu davanın sonucunda olumsuz tespit hükmü kurulduğunu, hatta menfi tespit davasının istirdat davasına dönme durumunda bile ancak tespit hükmü kurulduğu gerekçelerini ileri sürülerek menfi tespit davalarında arabulucuya başvurmanın zorunlu olmadığı kararını vermiştir. Keza menfi tespit davalarının sonucunda verilen hükmün, ilamlı icra takibine konu edilemeyeceğini ancak arabuluculuk sonucu verilen kararların ilamlı icraya konu edilebileceğini dile getirerek bu görüşünü desteklemiştir.

 

3.HUKUKİ SORUN

İncelediğimiz karara konu olan davada hukuki sorun, TTK 5/A maddesinde düzenlenen ticari davaları açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında da uygulanmasının gerekip gerekmediğidir.

 

4.DEĞERLENDİRME

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin de yukarıda bahsetmiş olduğu üzere, tespit davasında mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun belirlenmesi talep edilir. Tespit davası sonucu verilen hüküm, yargılama giderlerine ilişkin kısmı saklı tutarsak, ilamlı icra takibine konu olamayan bir hükümdür.[7]

Menfi tespit davası ise, borçlunun borcunu henüz ödemeden önce açabileceği icra hukukundan doğan tespit davasının özel bir türüdür.[8]

TTK m.5/A düzenlemesi ise açıktır. Zira madde metninde, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı saymıştır. Diğer bir deyişle, her tür ticari davada dava açılmadan arabuluculuğa başvurulmuş olması şart olmayıp, sadece konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak veya tazminat taleplerinde arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olacaktır. Menfi tespit davası ise niteliği gereği tespit davasıdır ve sonucunda sadece borçlu olunup olunmadığına dair tespit hükmü verilmekte, icra edilebilecek -yargılama giderleri hariç olmak üzere- bir hüküm kurulmamaktadır.[9] Diğer yandan borçlu olmadığını iddia eden birisini dava açmadan önce arabulucuya başvurmasını zorunlu kılmak abesle iştigal olsa gerekir. Zira bir taraf borçlu olmadığını iddia ederken, diğer taraf alacaklı olduğunu iddia ederse arabuluculuk görüşmeleri sadece usulen yapılacak ve gereksiz zaman ile masraf kaybı olacaktır.

Kararda yer alan bir cümle bakımından açıklama yapma gereği duyuyoruz. Yargıtay aynen aktaracağımız şekilde kararda şu cümleyi kurmuştur:

‘’…Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir…’’

Kalınlaştırarak altını çizdiğimiz cümle kanaatimizce doğru değildir. Zira menfi tespit davası açıldıktan sonra, mahkemeden takibin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir alınmamışsa, borçlu olmadığı iddia edilen para davacı(borçlu) tarafından, icra tehdidi altında ödenmiş olabilecektir. Bu hususu öngören kanun koyucu İcra İflas Kanunu[10] m. 72/6’da açıkça düzenlenme getirerek, bu gibi hallerde menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceğini kabul etmiştir. Her ne kadar dava açılırken menfi tespit davası olarak açılmışsa da bu dava sonradan, talep olmaksızın istirdat davasına dönüşmektedir.[11] Diğer bir deyişle menfi tespit davası olarak açılan dava istirdat davasına dönüşürse, dava sonucunda istirdat davasında verilmesi gereken hükümler verilebilecektir. Artık menfi tespit davasında verilebilecek kararlara hükmedilemeyecektir. Örneğin dava kabul edilirse mahkeme, haksız olarak ödenen paranın iadesine hükmedecektir.[12] İstirdat davasına dönüşen menfi tespit davasında da mahkeme istirdat davasında verilebilecek kararlara hükmedecekken, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bu haller de bile olumsuz tespit hükmü kurulacağından bahsetmesi doğru olmamıştır.

Nihayetinde kanaatimizce de TTK m.5/A’nın açık hükmü ile tespit davasının niteliği, hukuk mantık ilkeleri ve Yargıtay’ın kararında bahsettiği sakıncalar da bir bütün halinde göz önüne alındığında, ticari nitelikte menfi tespit uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin iş bu kararı isabetlidir.

 

5.SONUÇ

Ticari nitelikteki menfi tespit uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce TTK m.5/A gereği, arabulucuya gidilmesi zorunlu değildir. Diğer bir deyişle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında zorunlu arabulucuya başvurma dava şartı bulunmamaktadır.

 

Yasal Uyarı: Makaleden yapılacak olan alıntılarda, KHD HUKUK, sitenin linki ve erişim tarihi mutlaka belirtilmelidir. İntihal yapılması durumunda gerekli yasal başvurular yapılacaktır. Atıf örneği; KHD HUKUK(2022), Ticari Nitelikte Olan Menfi Tespit Davalarında Zorunlu Arabulucuya Gitmek Gerekir Mi? YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ’NİN 2020/237 ESAS, 2020/805 KARAR NUMARALI 04.06.2020 TARİHLİ KARARININ İNCELENMESİ, site linki, Erişim Tarihi: 06.09.2022.

 

KAYNAKÇA

  1. ARSLAN, Ramazan/ YILMAZ, Ejder/TAŞPINAR AYVAZ, Sema ve E. HANAĞASI, Emel(2019). İcra İflas Hukuku. Yetkin Yayınları. Ankara. 5.Baskı.
  2. AŞIK, İbrahim ve DEMİR, Ömer Faruk(2021). Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi. DÜHFD, Cilt: 26, Sayı: 45, ss.341-365.
  3. BUDAK, Ali Cem ve KARAASLAN, Varol(2018). Medeni Usul Hukuku. Adalet Yayınevi. Ankara. 2.Baskı.
  4. DEMİR, Ömer Faruk(2020). İstirdat Davası. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı Doktora Tezi. İstanbul. (https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp Erişim Tarihi: 12.11.2021)
  5. ERCAN, İsmail(2021) İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. Seçkin. Ankara. 8.Baskı.

 


 

[1] R.G. Sayı : 27846,  14/02/2011 Tarih.

[2] R.G. Sayı : 30630,  19/12/2018 Tarih.

[3] R.G. Sayı : 27836,  04/02/2011 Tarih

[4] İ. Koçyiğit ve A. Bulur(2019). Ticari Davalarda Dava Şartı Arabuluculuk. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı Yayını. Ankara. 1.baskı. , s.66-68.

[5] Ö. Ekmekçi, M. Özekes, M. Atalı ve V. Seven(2019). Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk. Oniki Levha Yayınları. İstanbul. 2.baskı. s.189-191.

[6] S. Tanrıver(2020). Dava Şartı Arabuluculuk Üzerine Bazı Düşünceler. Türkiye Barolar Birliği Dergisi. Ankara. Yıl: 32, Sayı: 147, s. 111-141

[7] A.C. Budak ve V. Karaaslan(2018). Medeni Usul Hukuku.Adalet Yayınevi.Ankara.2.baskı. s.136-137

[8] R. Arslan, E. Yılmaz, S. Taşpınar Ayvaz ve E. Hanağası(2019). İcra İflas Hukuku. Yetkin Yayınları. Ankara. s.223

[9] İ.Ercan(2021). İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. Ankara: Seçkin, s.331-332.

[10] R.G. Sayı : 2128, 19/6/1932 Tarih.

[11] İ.Aşık ve Ö.F.Demir(2021).Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi. DÜHFD, Cilt: 26, Sayı: 45, ss.341-365, s.349.

[12] Ö.F. Demir(2020). İstirdat Davası. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı Doktora Tezi. İstanbul. s.40. (https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp erişim tarihi: 12.11.2021 )

İletişim & Sık Sorulan Sorular

Bir sorunuz mu var?